ZİLYETLİĞİN HUKUKİ KORUMASI

ZİLYETLİĞİN HUKUKİ KORUMASI

ZİLYETLİĞİN HUKUKİ KORUMASI

Zilyetlik, eşya hukuku alanında incelenen hukuki bir durumdur. Zilyetlik; zilyet olma iradesi (animus) ve fiili hakimiyet (corpus) olmak üzere iki unsurdan oluşur. Bir kişi zilyet olma iradesi ile bir eşya üzerinde fiili hakimiyetini sağladığı takdirde hukuken zilyet sayılır.

Zilyetlik bir hakka dayanabileceği gibi dayanmayadabilir. Örneğin; kiracı kiraladığı eşya üzerinde zilyetken hırsız da çaldığı eşya üzerinde zilyettir. Dolayısıyla ikisi de zilyetliği koruyucu yollara başvurabilir. Çünkü zilyetliğin korunmasında hakka dayanma aranmamaktadır.

Zilyetliğin Korunması 3 yol ile mümkündür. Bunlar:

 

  1. KUVVET KULLANILMASI

Zilyedin savunma hakkını düzenleyen Türk Medeni Kanunu Madde 981’e göre;

“Zilyet, her türlü gasp veya saldırıyı kuvvet kullanarak defedebilir.

 Zilyet rızası dışında kendisinden alınan şeyi taşınmazlarda el koyanı kovarak, taşınırlarda ise eylem sırasında veya kaçarken yakalananın elinden alarak zilyetliğini koruyabilir. Ancak zilyet durumun haklı göstermediği derecede kuvvet kullanmaktan kaçınmak zorundadır.”

Gasp; zilyedin rızası olmadan mal üzerindeki fiili hakimiyetine son vermektir. Saldırıda ise fiili hakimiyete son verilmemekle birlikte fiili hakimiyetin kullanılmasına hukuka aykırı bir fiille ve zilyedin rızası dışında engel olunmaktadır. Her iki durumda da failin kusurlu olup olmaması önem arz etmemektedir.

Zilyedin TMK Madde 981 kapsamında kuvvet kullanabilmesi için bir zararın meydana gelmiş olması dahi aranmamaktadır. Zilyede karşı haksız bir saldırının varlığı yeterlidir Ancak maddeden anlaşıldığı üzere zilyet ancak gasp ve saldırı hallerinde ve ölçülülük sınırını aşmamak kaydıyla kuvvet kullanabilir.

 

  1. İDARİ YOLDAN KORUMA

İdari yoldan koruma sadece taşınmazlar açısından mümkündür. Zilyetliğin idari yoldan korunmasında temel kanunumuz 3091 Sayılı Taşınmaz Mal Zilyetliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanun’dur. Bu kanunun 1. Maddesinde kanunun getiriliş amacının tecavüz veya müdahalelerin, idari makamlar tarafından önlenmesi suretiyle tasarrufa ilişkin güvenliği ve kamu düzenini sağlamak olarak gösterilmiştir.

İdari başvuru makamları; idari başvuruya konu edilecek taşınmaz merkez ilçe sınırları içindeyse vali veya valinin görevlendireceği vali yardımcısı, diğer ilçelerde ise kaymakamlıktır.

İdari başvuruya konu edilebilecek taşınmazlar; gerçek veya tüzel kişilerin zilyetliğindeki taşınmazlar, kamu idareleri, kamu kurum ve kuruluşları veya bunlar tarafından idare olunan taşınmazlar, devlete ait veya devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerler ile menfaati umuma ait olan taşınmazlardır.

İdari yoldan korumaya başvurabilecekler: taşınmazın zilyedi, zilyet birden fazlaysa zilyetlerden biri, kamu idareleri, kamu kurum ve kuruluşları, tüzel kişilerde kurum, kuruluş, tüzel kişilik yetkilisi, köye ait taşınmazlarda ise, köy halkından herhangi biri başvuru yapabilir.

Başvuru süresi tecavüz veya müdahalenin yapıldığının öğrenilmesinden itibaren 60 gün, her halde saldırı veya müdahalenin gerçekleştiği tarihten itibaren 1 yıldır. Bu süreler hak düşürücü süre olup söz konusu süreler geçmeden başvuru yapılması gerekir. Ancak istisnai hal olarak devletin hüküm ve tasarrufu altında olan taşınmazlar ile menfaati umuma açık olan taşınmazlarda bu süre aranmamaktadır.

Başvuru sonunda soruşturma başlatılır ve soruşturma en geç 15 gün içinde tamamlanır.

İdari başvuru sonucunda verilen kararlar idari yargı yolu açık olmak üzere kesindir.

 

  1. ZİLYETLİK DAVALARI

Zilyet kuvvet kullanmada gecikmiş ya da kuvvet kullanmada başarılı olamamışsa zilyetlik davaları açabilir. Zilyetlik davaları zilyetliğin iadesi davası ve saldırının durdurulması davası olmak üzere 2 çeşittir.

  • Zilyetliğin İadesi Davası

Bu davada incelenen hak değil zilyetlik olduğu için zilyetliğin hakka dayanması ya da dayanamamasının bir önemi bulunmamaktadır ve hak incelemesi yapılmadığı için yargılama süreci daha kısadır. Zilyetliğin iadesi davasında mahkeme eski zilyetliğin yeniden kurulmasını sağlamaya yönelik karar verir. Yani mahkeme hakka yönelik bir inceleme yapmadığı için davalının söz konusu mal üzerinde hakkı olmadığını kabul etmiş olmamaktadır. Davalının hak iddiası varsa zilyedi her zaman dava ederek hakkının bu yoldan sağlanmasını mümkün kılabilir.

Ancak bu davada hak iddiasının dinlenmemesinin TMK Madde 982/2’ye göre bir istisnası vardır. Eğer davalı, malı davacıdan almakta haklı olduğunu derhal yani mahkemede ilgili celsede hemen ispat edebilirse malı zilyede iade etmekten kurtulur.

Zilyetliğin iadesi davası zilyetliği gasp edene açılabileceği gibi onun külli haleflerine karşı da açılabilir.

İade davasının açılması için failin kusurlu olması aranmasa da zilyetliğin gaspı sonucunda tazminat istenebilmesi haksız fiil kurallarına tabi olduğu için bu bağlamda failin kusurlu olması gerekmektedir.

  • Saldırının Durdurulması Davası

Zilyetliğe son verilmemiş ancak zilyetliğin kullanımı zorlaştırılmış veya sınırlandırılmışsa saldırının durdurulması davası açılır. Saldırının durdurulması davası açılabilmesi için saldırı fiilin devam etmesi ya da saldırı fiili sona ermiş olmakla birlikte tekrar başlayacağının beklenmesi gerekmektedir. Bu dava da zilyetliğin iadesi davası gibi külli haleflere karşı da açılabilir. Ancak zilyetliğin iadesi davasından farklı olarak saldırının durdurulması davasında hiçbir surette üstün hak iddiası dinlenmemektedir.

 

Zilyetliğin İadesi ve Saldırının Durdurulması davalarında süre; gasp ve saldırı fiilinin ve failinin öğrenilmesinden itibaren 2 ay ve her halde fiilin gerçekleşmesinden itibaren 1 yıldır. Burada 2 aylık sürenin başlamasında sadece fiilin ya da sadece failin öğrenilmesinin yeterli olmadığı her ikisinin birden öğrenilmesi gerektiğine dikkat etmek gerekmektedir.

 

ZİLYETLİĞİN İADESİ VE SALDIRININ DURDURULMASI DAVALARINDA GÖREVLİ  VE YETKİLİ MAHKEME

Hukuk Muhakemeleri Kanunu Madde 4’te Sulh Hukuk Mahkemeleri’nin görevi belirtilmiş olup bu maddenin c bendinde “taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davalar” denilerek zilyetliğin korunmasına yönelik olan Zilyetliğin İadesi ve Saldırının Durdurulması davalarında Sulh Hukuk Mahkemeleri görevlendirilmiştir.

Yetkili  Mahkeme ise; saldırının durdurulması davasında taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi, zilyetliğin iadesi davasında ise davalının dava tarihindeki yerleşim yeri mahkemesidir.

 

 

 

TOPLU YAPI NEDİR?
Buyrun
Nasıl yardımcı olabilirim?
Merhaba,
Nasıl yardımcı olabilirim?